Faiz Nedir?
Faiz nedir sorusunun tanımı, kullanılmış olduğu alana göre farklılaşmaktadır. Ekonomi açısından faiz kavramı ele alındığında, borç anlaşmasından doğan satış sonucunda elde edilen gelir anlamına gelir iken; hukuki düzeyde bakıldığında tanım hukuksal boyuttadır. Aynı zamanda faiz, üretim amaçlı girdi olarak kullanılan sermayeden sağlanan kazanca karşılık gelmektedir. Bu tanım daha çok kapitalizm sistemine uygundur. Çünkü üretim faktörleri arasında yer alan sermaye, belirli bir dönem içerisinde kullanılır. Karşılığında kullanım bedeli, faiziyle birlikte ödenir.
Faiz, ilk olarak MÖ 300 yıllarında Sümerler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Yani yaklaşık olarak 5000 yıllık tarihe sahiptir. Borç olarak verilen ürünler tohumlardır. Borcun karşılığında ise %20 daha fazla tohum, alacaklı tarafından geri alınmaktadır. Gördüğünüz gibi yukarıdaki tanımlara uygundur. Sadece para ile değil, üretilen mallarında getiri oranı bulunur. Buna da faiz adı verilmektedir. İnanışlara göre faiz için farklı yorumlarda bulunulmaktadır. İslam’a göre faiz, haram iken; diğer dinlerde çifte standart uygulanmaktadır. Böylece faiz almak ya da vermek haram sayılmamaktadır. Nominal ve reel olmak üzere faiz oranı, farklı iki şekilde ele alınır. Banka veya türevleri gibi kurumlar tarafından belirlenen ve açıklanan oranlara, nominal faiz oranı adı verilir. Enflasyona göre düzenlenmiş, belli bir müdahale sonucu belirlenenlere ise reel faiz oranı denir. Nominal orandan, enflasyon oranın çıkartılması sonucu faiz oranı bulunur. Faiz oranları, aksi belirtilmediği sürece yıllıktır. Ödünç alınan paranın miktarının yüzdesine göre vadesi hesaplanır.
Faiz oranlarının çeşitleri oldukça fazladır. Buna göre de ödenecek tutarlar değişir. Kredi türü, süresi, alıcının özellikleri, krediyi veren kurumun şartları gibi durumların tümü farklılık yaratır. Bankalar arası oranlar değiştiği için tüketiciler, alternatifler arasında en uygun olanları tercih eder. Bu kapsamda bankaların sunmuş olduğu ve çoğu zaman hayat kurtarıcı olan bazı krediler şunlardır; konut kredisi, bireysel ihtiyaç kredisi, kobi kredisi, taşıt kredisi, ipotekli ihtiyaç kredisi, iskonto (iştira) kredisi, spot kredi ve rotatif kredidir. İhtiyaçlarınızı karşılamak için tercih edebileceğiniz birçok seçenek bulabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken en önemli şey faiz oranlarının düşük olması gerektiğidir. Böylece ihtiyacınız karşısında, yüksek faiz oranlarının aksine düşük oranlar sayesinde daha az miktarda para ödersiniz.
Faiz Oranı Nasıl Belirlenir?
Peki faiz oranı nasıl belirlenir? Faiz oranları, ülkelerin merkez bankaları tarafından belirlenir. Bu kapsamda ilk olarak ele alınan konu, enflasyondur. Çünkü enflasyon, direkt olarak ekonomi ile ilişkilidir. Genellikle ülkeler faiz oranlarını, %2’ye tekabül edecek şekilde belirlerler. Fakat ülkemizde enflasyon oranı yüksektir. Bu yüzden kademe kademe %2 oranı hedeflenir. Bu kapsamda fiyat istikrarını sağlayan diğer unsurlara da bakılır. Bunun nedeni, mal ve para piyasalarında dengenin eşit bir şekilde kurulabilmesidir. Biliyorsunuz ki merkez bankaları fiyat istikrarı sağlayıcı para politikasını oluşturmak zorundadır. Bunun için bankalara borç verebildiği gibi ödünç para da alınabilmektedir. Para politikalarının oluşturulması nedeni ile bono ya da mevduat faizleri takip edilir. Buna göre de enflasyonun durumu belirlenir. Enflasyon yüksekse ve merkez bankası tarafından faiz oranlarını indirici politikalar uygulansa bile piyasadaki faiz oranları etkilenmez. Yüksek seyrinde devam eder. Bu durumda yatırımlar ve üretim miktarında düşüşler görülür iken, işsizlik oranları da artar. Bu yüzden de mali yapı çöküşe geçer. Merkez bankası krizin meydana gelmemesi için, düzenleyici bir politika uygular. Enflasyonun düşmesi ile birlikte, ekonomiye duyulan güvenin artacağı gibi yatırımların ve üretimlerin de miktarı artar. İşsizlik oranı azalır. Böylece daralan ekonomiden, genişleyici ekonomiye geçilir.
Faiz ve Enflasyon Arasında Nasıl Bir İlişki Var?
Enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının artması ile satın alma gücünde düşüş meydana gelmesini ifade etmektedir. Burada kritik olan belirli mal ve hizmetin fiyatının artması değil, mal ve hizmetlerden oluşan ürünler sepetinin fiyatının süreklilik kazanarak artmasıdır. Halk dilinde hayat pahalılığı diye geçer. Talep ve maliyet enflasyonu olarak iki farklı enflasyon türünden söz edilebiliriz. Faiz – enflasyon ilişkisi içerisindeki en kritik konu maliyet enflasyonudur. “Faizleri düşürün ki enflasyon düşsün” diyenlerin önemli kaynaklarından birisi de budur. Bir işletmenin faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için hammadde, işçilik ve krediye ihtiyaç duyar. Faizlerde düşüş, kredi maliyetlerindeki düşüşe sebep olur. Bu, işletmenin daha çok kredi kullanarak daha çok mal üretmesine neden olacak, bu da pazardaki ürünleri artmasına ve fiyatların düşmesine sebebiyet verecektir.
Yorumlar